(C.: Esirre) Ayın son gecesi. * Ebenin doğan çocuğun göbeğinden kestiği parça. * Mantar üstünde olan kabuk, balçık, toprak (Bu mânâya C.: Esrâr ve C: Esârir).
SERES
Zayıf endamlı.
SERETAN
Tıb: Kanser hastalığı. * Yutmak. * Yengeç. * Cevza Burcu ile Esed Burcu arasındaki burcun ismi. (Rumi 9 Haziran'da başlar)
SEREYAN
Yayılma, dağılma. * Geçme, sirayet.
SEREYAN-I SERİA
Sür'atle yayılan, çabuk neşrolan.
SERF
Yemek yemek.
SERFİRAZ
f. Başını yukarı kaldıran, yükselten. Benzerlerinden üstün olan.
SERFİRAZÎ
f. Serfirazlık.
SERFÜRU
f. Baş eğme. Söz dinleme. İtaat, inkıyad. * Mütezellil olan.
SERFÜRU-BÜRDE
f. Baş eğmiş. * Düşünceye dalmış.
SERGERDAN
f. Başı dönmüş, şaşkın. Hayran.
SERGERDE
f. Kötü işlerde elebaşı olan. * Başı bozuk. * Reis.
SERGERM
f. Kızgın, öfkeli. Kafası kızmış. * Neşeli. Sarhoş. Mest.
SERGEŞTE
f. Sersem. Başı dönmüş. Avâre ve mütehayyir olan. Hayrette kalmış.
SERGİN
f. Gübre, fışkı.
SER-GİRAN
f. Başı ağır. * Mc: Çok sarhoş.
SERGÜZEŞT
f. Macera, baştan geçen hâller.
SERH
Kıl taramak. * Halâs etmek, kurtarmak. * Uzun, büyük ağaç. * Güdülen davar ve sığır sürüsü. * Otlak, mera. * İrsal etmek.
SERHAD
Hudut başı. İki devlet toprağının birleştiği sınır.
SERHADLÛ
Hudut boylarını bekleyen, hudutlardaki kalelerde vazife gören askerler.
SERHAN
Canavar. Kurt.
SERHAS
Sivri uçlu bitki.
SERHAYL
f. Kervan veya kafile başı. * Baş, başkan.
SERHED
Hörgüç yağı. * Semiz, yağlı, besili.
SERIK
Hırsızlık.
SER-İ FRENK
Avrupalıların, Frenklerin başı.
SER-İ MUY
Pek az şey. * Kıl ucu.
SERİ'(A)
Çabuk, hızlı. * Az vakitte çok iş yapan.
SERİAN
Çabuk, tez elden, acele.
SERİD
Yağla ıslanmış ekmek. (Terid derler.)
SERİH
(C.: Serâyih) Nâlin kayışı.
SERİKA
Çalınmış. Çalınmış şey.
SERİR
Tahta karyola. * Üzerinde oturulan yüksekçe yer. * Taht.
SERİRARA
(Serir-ârâ) f. Tahtı süsliyen. Tahtta oturan. Pâdişah. Hükümdar. Şah.
SERİRE
(C.: Serâir) Gizli şey, gizli sır. Gizli hal veya fikir. * Yatak.