S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SER-EFRAZ

    f. Başını yükselten, yukarı kaldıran. * Benzerlerinden üstün olan. * Baş kaldıran. * Başı dik, alnı açık. * Haklı ve galib.
  • SEREKA

    İpeğin gayet iyisi. * Beyaz ipek. * (Sârik. C.) Hırsızlar.
  • SEREM

    Dişin, ağızda kökünden kırılması.
  • SERENCAM

    f. Başa gelen, baştan geçen ibretli hadise. * Bir işin sonu. * Vak'a.
  • SER-ENDAZ

    (C.: Ser-endazân) f. Çekinmez, pervasız, korkusuz.
  • SERENDÎ

    Katı, şiddetli, şedid. (Müe: Serendât)
  • SERENDİB

    (Hintçe) Hindistan'ın güneyindeki Seylân adasının ismi.
  • SERER

    (C.: Esirre) Ayın son gecesi. * Ebenin doğan çocuğun göbeğinden kestiği parça. * Mantar üstünde olan kabuk, balçık, toprak (Bu mânâya C.: Esrâr ve C: Esârir).
  • SERES

    Zayıf endamlı.
  • SERETAN

    Tıb: Kanser hastalığı. * Yutmak. * Yengeç. * Cevza Burcu ile Esed Burcu arasındaki burcun ismi. (Rumi 9 Haziran'da başlar)
  • SEREYAN

    Yayılma, dağılma. * Geçme, sirayet.
  • SEREYAN-I SERİA

    Sür'atle yayılan, çabuk neşrolan.
  • SERF

    Yemek yemek.
  • SERFİRAZ

    f. Başını yukarı kaldıran, yükselten. Benzerlerinden üstün olan.
  • SERFİRAZÎ

    f. Serfirazlık.
  • SERFÜRU

    f. Baş eğme. Söz dinleme. İtaat, inkıyad. * Mütezellil olan.
  • SERFÜRU-BÜRDE

    f. Baş eğmiş. * Düşünceye dalmış.
  • SERGERDAN

    f. Başı dönmüş, şaşkın. Hayran.
  • SERGERDE

    f. Kötü işlerde elebaşı olan. * Başı bozuk. * Reis.
  • SERGERM

    f. Kızgın, öfkeli. Kafası kızmış. * Neşeli. Sarhoş. Mest.
  • SERGEŞTE

    f. Sersem. Başı dönmüş. Avâre ve mütehayyir olan. Hayrette kalmış.
  • SERGİN

    f. Gübre, fışkı.
  • SER-GİRAN

    f. Başı ağır. * Mc: Çok sarhoş.
  • SERGÜZEŞT

    f. Macera, baştan geçen hâller.
  • SERH

    Kıl taramak. * Halâs etmek, kurtarmak. * Uzun, büyük ağaç. * Güdülen davar ve sığır sürüsü. * Otlak, mera. * İrsal etmek.
  • SERHAD

    Hudut başı. İki devlet toprağının birleştiği sınır.
  • SERHADLÛ

    Hudut boylarını bekleyen, hudutlardaki kalelerde vazife gören askerler.
  • SERHAN

    Canavar. Kurt.
  • SERHAS

    Sivri uçlu bitki.
  • SERHAYL

    f. Kervan veya kafile başı. * Baş, başkan.
  • SERHED

    Hörgüç yağı. * Semiz, yağlı, besili.
  • SERIK

    Hırsızlık.
  • SER-İ FRENK

    Avrupalıların, Frenklerin başı.
  • SER-İ MUY

    Pek az şey. * Kıl ucu.
  • SERİ'(A)

    Çabuk, hızlı. * Az vakitte çok iş yapan.
  • SERİAN

    Çabuk, tez elden, acele.
  • SERİD

    Yağla ıslanmış ekmek. (Terid derler.)
  • SERİH

    (C.: Serâyih) Nâlin kayışı.
  • SERİKA

    Çalınmış. Çalınmış şey.
  • SERİR

    Tahta karyola. * Üzerinde oturulan yüksekçe yer. * Taht.
  • SERİRARA

    (Serir-ârâ) f. Tahtı süsliyen. Tahtta oturan. Pâdişah. Hükümdar. Şah.
  • SERİRE

    (C.: Serâir) Gizli şey, gizli sır. Gizli hal veya fikir. * Yatak.
  • SERİREDÂN

    f. İçteki sırrı bilen.
  • SERİRÎ

    Yatırarak hastaya bakma, klinik.
  • SERİR-İ HÜKÜMET

    Hükümet tahtı. Makam sandalyesi.
  • SERİR-İ TEDRİS

    Ders verme makamı.
  • SERİR-NİŞİN

    f. Tahtta oturan, padişah.
  • SERİ-ÜL HAREKE

    Hızlı giden.
  • SERİ-ÜL İNTİKAL

    Çabuk anlayan, çok zeki.
  • SERİ-ÜS SEYR

    Çok sür'atle akan veya giden.