S Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • SERŞAR

    f. Ağzına kadar dolu. Dökülecek derecede dolu. * İleri giden, sınırı aşan.
  • SERŞİKESTE

    f. Ucu kırılmış olan. Başı kırık.
  • SERT

    Aşağı getirmek. * Yutmak.SERT $ : Çiriş mâaunu.
  • SERTAB

    f. İnatçı, muannid.
  • SERTAC

    f. Baş tacı olan. Çok sevilen. Hürmet edilen. En ileri.
  • SERTAK

    f. Evin üstünde bulunan etrafı açık oda veya daire.
  • SERTAPA

    f. Baştan ayağa. Baştan aşağı.
  • SERTASER

    (Serteser) f. Baştan başa, bütün, hep.
  • SERTEM

    Uzun, tavil. * Yumuşak sözlü kişi. * Hışmını ve gadabını süratle yenen kimse.
  • SERTİYE

    Zayıf vücutlu, ahmak adam.
  • SERTİZ

    f. Baştarafı sivri olan, ucu sivri, keskin.
  • SERU

    f. Boynuz. * şarap kadehi.
  • SERUPA(Y)

    f. Tas: Dervişin, tarikat ve mevlevihâne ile bağını kesmek.
  • SERÜVEN

    Başa gelen, heyecan verici hâdise. Sergüzeşt, macera.
  • SERV

    f. Selvi, servi. * Cömertlik, mürüvvet.
  • SERV

    Mal artırmak. * Suyun çok olması.
  • SERVA

    f. Masal. * Söz.
  • SERVAKT

    f. Kimse bulunmayan boş oda veya daire. * Yalnız görüşülecek yer.
  • SERVAN

    Malı çok olan kimse.
  • SERV-ENDAM

    f. Selvi boylu. Uzun ve biçimli boylu olan kimse.
  • SERVER

    f. Reis. Baş. Seyyid.
  • SERVERAN

    (Server. C.) f. Başlar, başkanlar, serverler, reisler, ulu kimseler.
  • SERVERÎ

    f. Başlık, başkanlık, serverlik, reislik. Ululuk.
  • SERVET

    f. Mal, mülk, zenginlik.
  • SERVET-İ AKL

    Akıllılık. Akıl zenginliği.
  • SERVET-İ FÜNUN

    Fenlerin (ilimlerin) zenginliği mânasına gelen bu tabirde, 1891-1900 tarihleri arasında çıkmış olan bir mecmua ve bu mecmua etrafında toplanmış olan kimselerin 1895'den 1901'e kadar meydana getirmiş oldukları Edebiyat-ı Cedide denilen edebî çığıra verilen addır.
  • SERVET-İ İLMİYE

    Bilgililik, âlimlik, ilim zenginliği.
  • SERV-İ HİRÂMÂN

    Nazlı sallanan selvi.
  • SERV-İ NÂZ

    Dalları yana sarkan selvi.
  • SERY

    Davarı iyi gütmek. * Yıldırımın parlayıp çakması. * Kurt, eşine çıkmak. * Hiddetlenmek, kızmak.
  • SERYE (SERYÂ)

    Yaş yer.
  • SERZAKİR

    f. Başta gelen zâkir, zikredenlerin başı. (Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dan kinâye olur.)
  • SERZEDE

    f. Baş göstermiş, uç vermiş, çıkmış.
  • SERZEMİN

    f. Başını yere koyarak.
  • SERZENİŞ

    f. Takaza, tekdir. Başa kakma, çıkışma, azarlama.
  • SE'SE'

    Defetmek, kovmak.
  • SE'SEE

    Suya kandırmak.
  • SE'SEM

    Kara abnus ağacı.
  • SE'T

    Boğmak.
  • SETA

    Hamakat, ahmaklık.
  • SETA'

    Boyunun uzun olması.
  • SETAİR

    (Sitâre. C.) Örtünülecek veya perdelenecek şeyler.
  • SETAT

    Sakalın hafif olması.
  • SE'TE

    (C.: Set) Kara balçık.
  • SETE'

    Bezin hatâsı.
  • SETEH

    (C.: Estâh) Oturak yeri.
  • SETEL

    Her nesnenin kötüsü, yaramazı.
  • SET'ET

    Böy denilen zehirli böcek.
  • SETH

    Bir kimsenin arkasına vurmak.
  • SETİH

    Arkası üstüne yatmış. * Dağarcık. * Büyük tulum.