Allah'a aid sıfatlar. Kendisini ve mânasının zıddını Cenab-ı Hakk'a nisbet caiz olan vasıflar. (Rıza, Rahmet, Gazab... gibi)
SIFÂT-I İŞARİYE
İşaret sıfatları.
SIFÂT-I SELBİYE
Cenab-ı Hakk'ın vahdaniyet, kıdem, beka, kıyam-ı binefsihi, muhalefetün-lilhavâdis gibi sıfatlarıdır. Mânalarında nefiy olduğu için "Selbî" denir. Meselâ: Vahdaniyet, çokluğun; kıdem, fâniliğin nefyi olduğu gibi. (Bak: Sıfât-ı zâtiye)
SIFAT-I SEMÂİYE
Gr: Kelimeye ait, kaideye, gramere uygun olmaksızın işitilmekle öğrenilen sıfat.
SIFÂT-I SÜBUTİYE
Cenab-ı Hakk'ın sıfatları: Hayat, İlim, Sem', Basar, İrade, Kudret, Kelâm, Tekvin sıfatları. Bunlara "Sıfât-ı semaniye" de denir.
SIFÂT-I ZÂTİYE
(Sıfât-ı lâzime - Sıfât-ı vâcibe) Allah'ın zatından ayrılması mümkün olmayan ve zatına lâzım ve vâcib olan sıfatlar. * Tecvidde: Harflerin zâtından ayrılması mümkün olmayan sıfatlarıdır. (Bak: Sıfât-ı ayniye)
SIFFÎN
Hazret-i Ali (R.A.) ile Hazret-i Muaviye (R.A.) arasında vuku bulan muharebelere meydan olmakla şöhret bulmuştur. Sıffîn muharebesinde Hazret-i Ali'nin maiyyetinde 120.000 Hazret-i Muaviye'nin maiyyetinde 90.000 kişi vardı. Hazret-i Ömer'in (R.A.) oğlu Hz. Abdullah da şehid olanların arasında idi. Sıffîn vak'ası 110 gün sürmüş ve doksan muharebe olmuştur.(Hazret-i İmam-ı Ali'nin Vak'a-i Sıffîn'de, Hazret-i Muaviye'nin taraftarlariyle muharebesi ise, hilafet ve saltanatın muharebesidir. Yâni: Hazret-i İmam-ı Ali ahkâm-ı dini ve hakaik-ı İslâmiyeyi ve âhireti esas tutup, saltanatın bir kısım kanunlarını ve siyasetin merhametsiz mukteziyatlarını onlara feda ediyordu. Hazret-i Muaviye ve taraftarları ise; hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeyi, saltanat siyasetleriyle takviye etmek için azimeti bırakıp, ruhsatı iltizam ettiler, siyaset âleminde kendilerini mecbur zannedip ruhsatı tercih ettiler, hatâya düştüler. M.)
SIFIR
Hiç. Olmayan bir şeyin ismi. * Hiç bir sayı olmamak. * Müsbetle menfi ortası, eksi ile artının arası. * Fiz: Suyun donma derecesi.
SIFIR-ÜL YED
(Sıfr-ül yed) Mahrum, eli boş.
SIFRİD
(C.: Safârid) Toygar adı verilen küçük kuş.
SIFSIL
Bir ot cinsi.
SIFTİT (SIFTÂT)
Kavi, kuvvetli, iri yarı, cesim kimse.
SIGAR
Çocukluk hali. Küçüklük. Zelli oluş.
SIGAR
Küçükler.
SIGAR-I NEFS
Zelil ve hakir olma hali. Küçüklük, kıymetsizlik.
SIGREB
Küçük dişler.
SIHAF
(Sahfe. C.) Geniş düz kaplar.
SIHHAT
Sağlamlık. Doğruluk. Sağlık. * Edb: Sözün yanlış ve eksik olmamasıdır. (Sözün sağlamlığı diye tercüme edilebilen sıhhat-ı ifade: Bir ibarede zâf-ı te'lif, ta'kid, garabet, tetabu-u izafet, tekrar, tenafür, şivesizlik v.s. gibi kusurlar bulunmamakla tahakkuk eder...)
SIHHÎ
Sıhhata, sağlamlığa, doğruluğa dâir ve müteallik.
SIHHİYE
Sağlık ve hekimlik işleriyle uğraşan dâire. * Sağlık işleri.
SIHLE
(C.: Sehil) Yoğun, büyük nesne.
SIHNA'
(Sıhnat) Balık yahnisi.
SIHR
Damat yahut enişte. * Huk: Karı-kocadan biri ile diğerinin kan hısımları arasındaki akrabalık.
SIHRE
Kaynana, kayınvâlide.
SIHRÎ
Evlenmelerden meydana gelen akrabalık.
SIHRİYET
Evlenmek suretiyle meydana gelen akrabalık.
SIHRİZ
Kızıl hurma.
SIHTİT
Katı, şiddetli, şedid. * Çok yükselen toz. * Katıksız kavut denilen kavrulmuş un.
SIHVE
(C.: Sahevât) Dağ üstünde yapılan burc.
SIKA'
Kadınların, kirlenmemesi için başörtülerinin üstüne örttükleri ikinci örtü.
Ana karnından ölü olarak düşen çocuk. * Çakmaktan düşen ateş.
SIKY
Yer sulamak. Sulu ekin.
SILA
Kavuşmak, ulaşmak, vuslat. * Âşıkın mâşukuna kavuşması. * Doğduğu yeri, hısım akrabayı gidip görme. * Bahşiş, hediye. * Gr: Cümlenin içinde ism-i mensub bulunmasıyla, dahil olduğu cümlenin evvelce mâlum olması iktiza eder. İçinde bulunduğu cümleyi sonradan gelen cümleye bağlamaya yarayan (edip, ederek, ederken) gibi fiil şekli rabt sigası.
SILA'
Kebap. * Isınmak için yakılan ateş.
SILAH
Musâlaha mânâsına mastar.
SILA-İ RAHİM
Hısım akrabayı ve mü'minleri ziyaret etme, onlarla görüşme ve mektuplaşma; alâkayı devam ettirme. * Akrabanın kusurlarını affetme.