V Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • VARA'

    Haramdan ve yaramaz işlerden sakınmak.
  • VARAKA

    Tek yaprak hâlindeki kâğıt. * Nebât yaprağı. Maden yaprağı. Kitap yaprağı. * Hasis kimse. * Peygamberimize (A.S.M.) ilk vahyin geldiği sırada Hz. Hatice vâlidemizin (R.A.) hâdiseyi kendisine bildirdiği ve o zamanın meşhur bir âlimi olan Varaka İbn-i Nevfel'in adı.
  • VARAKÎ

    Yaprakla ilgili. * Yaprak biçiminde.
  • VARAKKERDAN

    f. Boş ve faydasız işlerle uğraşan kimse.
  • VARAKPARE

    f. Kâğıt parçası. * Küçük yaprak. Yaprak parçası. * Ehemmiyetsiz yazı, tezkere.
  • VARDİYA

    İtl. Gemilerde beklenen nöbet. * Nöbet yeri. Nöbet beklenilen yer.
  • VARESTE

    f. Affedilmiş. Halâs bulmuş, kurtulmuş. * Rahat, serbest.
  • VARESTEGÎ

    f. Kurtulma, halâs bulma. * Rahatlık, serbestlik. * İlişiksizlik.
  • VARİ

    Semiz et. * Vahşi hımar, yabani eşek.
  • VARİ

    f. Benzer, gibi.
  • VÂRİD(E)

    (Vürud. dan) Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen. * Olan. Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen. * Hâzır, nâzır. * Bahadır.
  • VÂRİDÂT

    (Vâride. C.) Kâr, gelir. * Vârid olan. Bir kimseye veya hazineye ait gelir ve paralar. * Hatıra gelen, içe doğan.
  • VÂRİD-İ HÂTIR

    Akla gelen, hatıra gelen.
  • VÂRİDÎN

    (Vârid. C.) Gelenler, vâsıl olanlar.
  • VARİK

    (C: Vürük) Süs için palanın önüne geçirip astıkları saçaklı kıvrımlı esvap. * Nakışlı kumaştan yapılmış saçaklı palan ve eyer örtüsü.
  • VÂRİS

    Cenab-ı Hakk'ın bir ismi. * Mirasçı. Kendisine miras düşen. Mirasa konan. Vefat eden birisinin maddî veya manevî mal ve mülkünde kullanmaya, tasarrufa salâhiyetli olan.
  • VÂRİSÎN

    (Vârisûn) Vâris olanlar. Vârisler.
  • VARİŞ

    Bir topluluk yemek yerken davetsiz olarak yemeğe katılan kimse.
  • VARTA

    Her çukur yer. Uçurum. * Kurtuluşun zor olduğu yer. Tehlike. Muhatara.
  • VARUN

    f. Ters, uğursuz, aksi.
  • VA'S (VÜUSE)

    (C: Vuasâ) şiddet, mihnet.
  • VASAA

    (C: Vusu) Kız kuşu.
  • VASAB

    (C.: Evsâb) Hastalık. Ağrı.
  • VASAFE

    Hizmetkârlık.
  • VASAİL

    (Vasâyil) : (Vasile. C.) Yemen'de çıkan çubuklu, alaca kumaşlar.
  • VASAT

    İki şeyin arası. * Orta, merkez, ara. Meydan. Cemiyet muhiti. İç.
  • VASATÎ

    İkisi ortası. Ortalama. Orta halde.
  • VASATÎ SAAT

    Hakiki güneşe tâbi olmak üzere, muntazam hareket ettiği tasavvur olunan mevhum bir güneşin, o yerin nısfun nehârından (meridyeninden) arka arkaya iki defa geçişi arasındaki zamanın yirmi dörtte biri.
  • VASAT-ÜL HÂL

    Orta halli, orta halde.
  • VASAT-ÜL KAME

    Orta boylu.
  • VASF

    Sıfat. Bir kimsenin veya şeyin taşıdığı hâl. Bir kimsenin veya şeyin durumunu anlatarak tarif etmek.
  • VASFETMEK

    Bir şeyin vasıflarını, hâlini, şeklini veya rengini tarif etmek, anlatmak.
  • VASF-I TAHSİNÎ

    Bir şeyin mahiyetini beyan etmekten ziyade lâfzını süslemek için kullanılan sıfatlar. Bunlar haşv-i melih kabilindendir.
  • VASFÎ (VASFİYE)

    Vasıfla, mahiyetiyle alâkalı. Beyan ve tarife dair.
  • VASIB

    Yerinde duran. Sürekli.
  • VASIB

    Hasta.
  • VASIF

    Vasfeden. Bildiren. * Medheden, öven.
  • VASIF TERKİBİ

    Gr: Birleşik sıfat. Bir ismin sonuna Farsça bir emir eklenerek yapılan terkib. Meselâ : Zevk-efzâ : Zevk artıran.
  • VÂSIK

    (Vüsuk. dan) Güvenen. İtimad eden.
  • VÂSIL

    Ulaşan, erişen, kavuşan. Hakka vâsıl olan.
  • VÂSILÛN

    (Vâsılîn) Hakka, hakikata, marifete ermiş kimseler. Hakka erenler. Yetişenler.
  • VÂSIT

    Ortada bulunan. * İkisinin ortası.
  • VÂSITA

    İki şeyi birbirine ulaştıran. * Aracı. Arada bulunan. Vasıtalık eden.
  • VÂSITA-İ NECAT

    Necat vasıtası. Kurtuluşa sebep.
  • VASİ

    (Vesâyet. den) Bir ölünün vasiyetini yerine getirmeye me'mur edilen kimse. Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta olan bir kimsenin malını idare eden kimse.
  • VÂSİ'

    (Vasia) Geniş, enli. Bol. Engin. Meydanlı. * Her ihtiyacı olana vergisi kâfi ve bol bol ihsan eden. İlmi cümle eşyayı muhit, rızkı bütün mahlukata şâmil ve rahmeti bütün şeyleri kaplamış olan Allah (C.C.)
  • VASÎD

    Kapı eşiği.
  • VASÎF

    (C.: Vusafâ - Vesâif) Hizmetçi, uşak.
  • VÂSİ'-İ MUHİTA

    Muhitin genişliği.
  • VASÎL

    Birinden aslâ ayrılmaz kimse.