Z Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ZEMCERE

    (C.: Zemâcir) Şiddetle çağırmak.
  • ZEME

    (C.: Zemmâm) Suyu az olan kuyu. * Tenbellik.
  • ZE'ME

    Şiddetli ses, çığlık. * İhtiyaç, hâcet.
  • ZEMEC

    Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak. * Doldurmak.
  • ZEMEL

    Bir yanı üzerine çöküp öbür yanını yukarıya kaldırarak koşmak. * Devenin ayağına ârız olan aksaklık. * Su tulumunun sarkması.
  • ZEMEN

    Zaman, vakit.
  • ZEMER

    İnce saçlı. * Bahadır, kahraman, yiğit kimse.
  • ZEMEYAN

    Acele.
  • ZEMHA

    Yaramaz huylu, bahil kimse.
  • ZEMHARE

    (C: Zemâhir) Ok.
  • ZEMHERİ(R)

    Karakış dönümünden (12 Aralıktan) 31 Ocağa kadar olan şiddetli soğuk devresi.
  • ZEMİL

    Bir adamın hayvan üzerinde iken ardına binmiş olan adam.
  • ZEMİL

    Tez, hızlı, seri. * Deve yürüyüşünden bir çeşit.
  • ZEMİM

    Burun suyu, sümük. * Koç ve teke zekerinden akan bevl. * Koyun emziğinden akan süt.
  • ZEMİME

    Zemme müstehak olan. Beğenilmeyen kötü hal ve hareket.
  • ZEMİN

    f. Yer. Yeryüzü.* Meydan. Satıh. * Tarz. Eda. *Mevzu.
  • ZEMİN

    Kötürüm kimse.
  • ZEMİN Ü ZAMAN

    Vakit ve yer. * Münasebet. Mevzuya veya mes'eleye olan uygunluk, hâl, vaziyet.
  • ZEMİN-BUS

    (Saygı ve hürmetten dolayı) yeri öpme.
  • ZEMİN-DÂR

    (C: Zemindârân) f. Hâkim. Vâli.
  • ZEMİN-İ ŞURE

    Çorak yer.
  • ZEMİN-KUB

    f. İkide bir ayağını yere vuran çengi, rakkase. * Yer tepici olan at, deve, katır ve benzeri hayvanlar.
  • ZEMİR

    Bahadır, kahraman, yiğit.
  • ZEMİSTAN

    f. Kış. Kış mevsimi.
  • ZEMİSTANÎ

    f. Kışlık. Kış mevsimine ait.
  • ZEMK

    Sakal yolmak. (Yolunan sakala "zemika" veya "mezmuka" derler.)
  • ZEMKA

    Kuşun kuyruğunun bittiği yer.
  • ZEML

    Atın, davarın neşeli yürüyüşü. * Yük yüklemek. * Refik. Arkadaş.
  • ZEMM

    Birisinin ayıplarını söylemek, çekiştirmek. Kötülemek, yermek. Ayıplamak.
  • ZEMMÂM

    Ayıplayıcı, zemmedici, kötüleyici.
  • ZEMMAR

    Düdük çalan.
  • ZEMN

    Kötürüm olmak.
  • ZEMR

    Savaşmak. * Bir nesne ile kandırmak.
  • ZEMR

    Düdük çalmak.
  • ZEMU' (ZEMİ')

    Aceleci ve seri kimse. * Sıçraması birbirine yakın olan tavşan.
  • ZEMZEM

    Çok mübarek bir su. * Kâbe-i Mükerreme'nin yanındaki maruf kuyu. (Süryanicede Zem: Dur, gitme mânasınadır. Vaktiyle Hz. Hacer, oğlu İsmail'in (A.S.) ayağı altından su çıkıp aktığını veya bu kuyunun çok çok akmağa başladığını görünce, "zem zem" diye söylemesi ile kuyunun akması kesilmiş ve bu vecihle kuyu bu ismi almıştır.) *Kelimenin lügat manası: Yavaş yavaş teganni ve terennüm eylemek, hafif ve yavaş yavaş türkü söylemek. * Çok bol.
  • ZEMZEME

    Nağme, hoş ses. Uzun uzadıya gürleyerek seslenmek. Geniz ve boğaz ile ezgili ses çıkarmak. Yavaş yavaş geniz ve boğazdan ses çıkararak türkü veya şarkı söylemek. * Cemaat.
  • ZEMZEME-DÂR

    f. Ahenkli.
  • ZEMZEME-PİRÂ

    f. Şarkı söyleyen, terennüm eden.
  • ZEN

    f. Vuran, kesen, atan mânalarına gelerek birleşik kelimeler yapılır. (Zeden: Vurmak mastarında emir köküdür) Lâf-zen $ : Söz atan, lâf atan.
  • ZEN

    f. Kadın, nisa.
  • ZENA'

    Kısa boylu ve dar nesne. * Sidiğini tutup işemeyen kişi.
  • ZENABİ

    Kuş kuyruğu. * Deve burnundan akan sümük.
  • ZENABİL

    (Zenbil. C.) Zenbiller.
  • ZENABİR

    (Zünbur. C.) Eşek arıları.
  • ZENADIK

    (Zındık. C.) Zındıklar. Allah'a ve âhirete inanmayan dinsizler. İçten inanmayıp zâhiren mümin görünen münafıklar.
  • ZENADİKA

    (Zındık. C.) Zındıklar.
  • ZENAH

    (Zenâhdân) f. Çene.
  • ZENAN

    f. "Vurarak" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Ta'ne-zenan $ : Söverek.
  • ZENAN

    Kadınlar.