Z Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ZERAA

    Genişlik. * Hız, sür'at.
  • ZERAB

    f. Beyaz şarap. * Yaldız mürekkep.
  • ZERABÎ

    (Zürbiye) (Zirbiye. C.) İftihar eden. * Geniş, enli döşek, yatak.
  • ZERAF

    f. Zürafa.
  • ZERAFE (ZÜRÂFA)

    (C.: Zürâfât) Deveye benzer, boynu uzun ve art ayakları kısa bir hayvan. Zürafa.
  • ZERAFÎ

    (Zerafe. C.) Zürafalar.
  • ZERAK

    Gök renkli. Mavi.
  • ZERARE

    Saçılan şey.
  • ZERARÎ

    (Zürriyet. C.) Zürriyetler, kuşaklar, nesiller.
  • ZER-BAF

    Sırma dokuyan.
  • ZER-BÂF

    Sırma dokuyan.
  • ZERBE

    Yüce avazlı, gür sesli olmak.
  • ZERD

    (Zered) (C.: Zürud) Halka halka örülmüş savaşçı zırhı. * Yutmak. * Boğmak.
  • ZERD

    f. Sarı. * Soluk, solgun.
  • ZERDAB

    (Zerd-âb) f. İrin, cerahat. * Safra. * Beyaz şarap.
  • ZERD-ÂLÛ

    f. (Zerd: sarı; âlû: erik) Sarı erik, zerdali.
  • ZERDE

    f. Safranla pişirilen bir çeşit pirinç tatlısı. Safran, sarı renge boyadığı için bu ad verilmiştir. Eskiden düğünlerde pişirilirdi. * Safran. * Yumurta sarısı.
  • ZERDEC

    Usfur çiçeğinin evvel çıkan sarı suyu.
  • ZERDEME

    Yutacak yer.
  • ZERDFAM

    f. Sarı renkte. Sarı renkli.
  • ZERDGUŞ

    f. İki yüzlü. Müraî. * Ürkek, korkak.
  • ZERDÎ

    f. Sarılık. Sarı renkte olma.
  • ZERDOST

    f. Cimri, hasis, tamahkâr.
  • ZERDÜŞT

    Ateşe tapan, mecusi. * İlk önce nur ve zulmet diye iki ilâha inanmayı uyduran adam.
  • ZE'RE

    Meşelik.
  • ZERE'

    Başın önünde vâki olan beyazlık.
  • ZEREB

    Keskin nesne. * Midenin bozulması.
  • ZEREB

    (C.: Zerâib) Koyun ağılı.
  • ZERECUN

    (Zerâcin) Üzüm ağacı. * Üzüm asması. * Kızıl boya. * Çukur taş içinde biriken yağmur suyu.
  • ZERED

    Zırh.
  • ZEREF

    (Zerefân-Zerâfe-Zerif) (C: Zevârif) Gözden yaş akmak. * Yavaş yürümek.
  • ZERENDUD

    (Ze-endud) f. Altın yaldızlı.
  • ZER-ENDUZ

    Altun kazanan.
  • ZERGER

    (C.: Zergerân) Altın işleyen. * Kuyumcu.
  • ZERGERÎ

    f. Kuyumculuk.
  • ZERGÛN

    f. Altın gibi sarı renkli olan. Altın renkli.
  • ZERH

    Yemeğe zehir katmak.
  • ZER-HIRİD

    (Zer-hıride) f. Satın alınmış kimse, köle.
  • ZERİ'

    Çabuk ve kolay olan.
  • ZERİ'

    Araya giren, şefaat edici.
  • ZER'Î

    (C.: Zer'iyyât) Arşın ile ölçülen şey.
  • ZERİA

    (C.: Zerâi) Vesile. * Yol. * Geçit. * Avcının, arkasında gizlendiği deve.
  • ZERİN

    (Bak: Zerrin)
  • ZERİR

    Zeki, hafif kimse.
  • ZERİR

    Yanmak. * Parlamak.
  • ZERİRE

    (C.: Ezirre) Göz otu. Tutya.
  • ZER'İYYAT

    Ekim işleri.
  • ZERK

    Hile. Riya. İki yüzlülük. * Şırınga yapmak, iğne ile vücuda ilâç vermek.
  • ZERK

    Çirkin söz söylemek. * Kuşun terslemesi.
  • ZERK-ÂLÛD

    f. Riyalı, riya karışık.