Hışım ve gadap etmek, öfkelenmek, kızmak. * Kovmak, def'etmek.
ZAHİB
(Zehâb. dan) Giden, gidici. * Bir zanna kapılan. Bir fikre uyan.
ZAHİD(E)
(Zühd. den) Tas: Borç olan ibadetlerden, aslî vazifelerden başka dünya süs ve makamlarından feragat eden kimse. Sofi. Müttaki. Zühd ve perhizkârlıkla muttasıf.
ZAHİDÂNE
f. Zahide yakışır surette. Ehl-i takva gibi.
ZAHİF
Nişandan beri düşen ok. * (C.: Zâhifât) Yılan gibi karnı üzerine sürünerek yürüyen.
ZAHİF
Kibirli, mağrur.
ZAHİFE
(C.: Zevâhif) Sürüngenler, (yılan gibi) yerde sürünenler.