(Zamir. C.) Zamirler. Bir şeyin iç yüzleri. * İsim yerine kullanılan kelimeler.
ZAMAİR-İ ŞAHSİYYE
Şahıs zamirleri. " Ben, sen, o" gibi isim yerine geçen kelimeler. (Bak: Şahıs zamiri)
ZAMAN
Kefil olma, kefillik. Bir şeyin mislini veya değerini vermek üzere zarara karşı kefil olma, garanti.
ZAMAN
(Bak: Zeman)
ZAMANET
Kötürümlük.
ZAMAN-I AMEL
Üzerine alma. Deruhde etme. İltizam.
ZAMAN-I RÜCU'
Huk: Cayma tazminatı. Vadinden dönme tazminatı.
ZAMİH
Somak ağacı. ("Tadım" da denir)
ZAMİLE
(C.: Zevâmil) Yük hayvanı. * Küçük yük.
ZAMİME
Ek, ilâve. Artırma, katma, ekleme.
ZAMİN
Hasta ve kötürüm kimse.
ZAMİN
Tazmin eden. Kefil olan.
ZAMİN
Ödeyen. Kefil. Tazmine mecbur olan.
ZAMİR
Bir şeyi gizlemek. * İç. * Huk: Bir şeyin iç yüzü. * Niyet. * Vicdan. Kalb. * Gaye. * Gr: Mütekellim, muhatab ve gaibe delâlet eden ve bunların makamına kaim olan rumuzat harfleri ve harf terkiblerinin her biri. (Ben, sen, o; ene, ente, hüve gibi) ismin yerini tutan kelime.
ZAMİR
Düdük çalan. Ney çalan. Ney-zen.
ZAMİR-İ FİİLÎ
Gr: Geçmiş zaman fiillerinin sonuna gelen -dim, -din, -Di, -dik, -diniz, -diler... gibi eklerdir.
ZAMİR-İ İZAFÎ
Gr: Muzâfların sonuna gelen -im, -in, -i, -imiz, -iniz, -leri gibi eklerdir.
ZAMİR-İ MÜTEKELLİM
Mütekellim zamiri, yani konuşanın isminin yerini tutan zâmir. ("Ben" gibi)
ZAMİR-İ NİSBÎ
Gr: İsimlerin sonuna gelen, -im, -sin, -dir, -iz, -siniz, -dirler gibi eklerdir.
ZAMİR-İ ŞAHSÎ
Gr: Şahıs gösteren ve şahısların ismi yerine kullanılan zamirler; Ben, sen, o, biz, siz, onlar gibi. (Bak: Şahıs zamiri)
ZAMM
Bir şeye bir şeyi ekleme. Artırma. Katma. Fazla olarak verme. * Kenarlarını bitiştirme. *Gr: Bir harfin zammeli (ötreli) okunuşu.
ZAMME
Ötre o, ö, u, ü, diye okunan harfin harekesi.
ZAMME-İ MAKBUZE-İ HAFİFE
(Ü) sesini veren zamme.
ZAMME-İ MAKBUZE-İ SAKİLE
(U) sesini veren zamme.
ZAMME-İ MEBSUTA
O sesi.
ZAMME-İ MEBSUTA-İ SAKİLE
(O) sesini veren zamme.
ZAMMETÂN (ZAMMETEYN)
İki zamme.
ZAMPARA
(Aslı "zenpare"dir) Kadınlar peşinde dolaşan ahlâksız erkek.
ZAMYA
Yufka dudaklı. * Yufka kapaklı. * Dişinin etleri boz olup kanı az olan kimse.
ZAMYAN
Palamut ağacına benzer bir ağaç. (Necid bölgesinde olur.)
ZAMZAM
(C: Zamâzim) Büyük ve kuvvetli arslan. * Gadaplı ve kızgın kimse.
ZAN
Ayıp.
ZAN
(Bak: Zann)
ZA'N
Göçmek.
ZANBUR
(Bak: Zünbur)
ZANGOÇ
(Ermenice) Kilisenin hizmetlerini gören ve çan çalan kimse.
ZANİ(YE)
Zina eden. Meşru olmayan nikâhsız cinsî münasebette bulunan.
Kuvvetli, hakikate en yakın olan zann. (Bak: Su-i zan)
ZANN-I KABUL-Ü CUMHUR
Bir hükmün doğruluğunu ekseri müçtehidlerin ve ehl-i reylerin zann derecesinde, yani kuvvetli ihtimal ile kabul etmeleri.(Ümmeti da'vetle teşri' edemez, fehmi şeriatten olur; lâkin şeriat olamaz. Müçtehid olabilir, fakat müşerri' olamaz.İcma' ile cumhurdur, sikke-i şer'i görür. Bir fikre davet etmek zann-ı kabul-ü cumhur, şart-ı evvel oluyor.Yoksa, davet bid'attır; reddedilir, ağzına tıkılır; onda daha çıkamaz... Lemeât)