Z Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ZÎ-HASSE

    Duygulu, duygu sâhibi, hisseden.
  • ZÎ-HAŞMET

    Haşmet sahibi, haşmetli.
  • ZÎ-HAYAT

    Hayatlı, hayata sâhip, canlı. (Bak: Hayat)
  • ZİHBE

    (C. Zihâb) Yağmur katresi.
  • ZİHİ

    f. Ne güzel. Ne iyi. Aferin.
  • ZİHİ

    Şu, bu mânasına gelen müennes işaret zamiri.
  • ZİHİN

    (Zihn) Anlama, bilme, hatırlama kuvveti. Anlama kuvvet ve istidadı. Hıfz kabiliyeti. (Bak: Dimağ)
  • ZİHLAF

    Tehir etmek, sonraya bırakmak. * Uzaklaştırmak, ırak etmek.
  • ZİHNEN

    Zihin ile, düşünerek, akıl ile.
  • ZİHNÎ

    (Zihniyye) Zihinle alâkalı. Zihne âit.
  • ZİHN-İ MAHDUD

    Dar zihin.
  • ZİHNİYYÂT

    Zihne ait hususlar. Zihinle ilgili meseleler.
  • ZİHNİYYET

    Düşünce. Düşünce yolu. * Anlayış. * Kafa.
  • ZÎK

    Yaka kenarı.
  • ZÎK

    (Bak: Dıyk)
  • ZİKÂR

    (Zeker. C.) Erkekler.
  • ZÎKARED GAZVESİ

    Zîkared, Gatafan diyarı civarında oniki mil mesafede bir kuyudur. Rivayete göre Medine ile Hayber arasında ve Şam yolu üzerindedir ve Medine'ye iki konak mesafededir. Bu Zîkared kuyusu yakınında yapılan gazaya Gabe Gazası da denilir, hicretin altıncı yılında rebiül-evvel ayında vuku bulduğu rivayet edilir.Hayberden üç gün önce bir takım Gatafan ve Fezare çapulcuları Resulullah'ın sağılan develerine yağmacılık etmeleri üzerine bu gaza vuku bulmuştur. İbn-i Sa'd, bu develerin yirmi tane olduğunu ve Gabe Korusu'nda yayılırken baskına uğradığını bildiriyor. (S.B.M.)
  • ZİKE

    Silâh.
  • ZÎ-KIYMET

    Kıymet sâhibi, kıymetli.
  • ZİKİR-HÂNE

    Allah'ın çok çok zikredildiği yer. Mescid, câmi. Ehl-i tarikatın toplanıp Allah'ı zikrettikleri yer. Tekke.
  • ZİKR

    (Zikir) Anmak, hatırlamak. Anılmak. * Allah'ı (C.C.) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek. * Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.(İ'lem eyyühel aziz! Tohum olacak bir habbenin kalbi yani içi delindiği zaman, elbette sünbüllenip neşvü nemâ bulamaz; ölür gider. Kezâlik, ene ile tâbir edilen enâniyetin kalbi, Allah Allah zikrinin şua ve hararetiyle yanıp delinse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz. Ve Hâlik-ı Semâvat ve Arz'a isyan edemez. O zikr-i İlâhî sâyesinde (ene) mahvolur...Zikreden adamın, feyz-i İlâhîyi celbeden muhtelif lâtifeleri vardır. Bir kısmı kalb ve aklın şuuruna bağlıdır. Bir kısmı da şuursuz, yâni şuurlara tâbi değildir. M.N.)
  • ZİKRA

    Anma, hatırlama. * Nasihat, öğüt. * İbret. Örnek.
  • ZİKR-ÂREND

    f. Zikreden. Anan.
  • ZİKR-İ ALENÎ

    Aşikâr ve açıktan toplanıp Allah'ı zikretmek.
  • ZİKR-İ CEHRÎ

    Yüksek sesle yapılan zikir.
  • ZİKR-İ HAFÎ

    İçten ve kalbden yapılan gizlice olan zikir. Nakşilerin zikir şekli.
  • ZİKR-İ KALBÎ

    Kalb ile yapılan, sessiz zikir.
  • ZİKZAK

    Fr. Bir sağa ve bir sola doğru gidiş yapma.
  • Zİ-L ECNİHA

    Çok cihetli, çok hususiyetli bulunan. * Kanatlar sahibi. * Çok taraflı.
  • Zİ-L YED

    Fık: Bir malı elinde bulunduran. Bu malın hakiki sahibi olsun veya olmasın halen istediği şekilde kullanmakta bulunan kimse.
  • ZİLAL

    (Zelil. C.) Hor ve hakir olanlar. Zeliller.
  • Zİ'LEB(E)

    Deve kuşu. * Hızlı yürüyen dişi deve.
  • ZİLHİCCE

    Hacca gitmenin içinde yapıldığı Arabi onikinci ay. Kurban bayramı, bu ayın onuncu gününe rastlar.
  • ZİLKA'DE

    Arabi ayların on birincisi.
  • ZİLL

    Yumuşaklık. * Kolaylık, âsanlık. * Davarın alışması.
  • ZİLLE

    Orak kuşu denilen bir böcektir, orak vaktinde öter.
  • ZİLLET

    Aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık.
  • ZİLLET-İ NEFS

    Nefis alçaklığı.
  • ZİLYE

    (C.: Zelâli) Büyük döşek.
  • ZİLZAL

    Zelzele, sarsıntı.
  • ZİLZAL SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 99. suresidir. "Zelzele, İzâzülzile" sureleri de denir.
  • ZİLZİL

    (C.: Zelâzil) Uzun etek.
  • Zİ'M

    Ayıp.
  • ZİMAL

    (Bak: Zemel)
  • ZİMAM

    Ahd, söz, yemin, eman. * Hak. * Hürmet.
  • ZİMAM

    Hayvan yuları. Yular.
  • ZİMAM-DÂR

    f. Elinde yular tutan. * İdare eden. İdareci. İleri gelen. Bir işi elinde tutan.
  • ZİMAR

    Irz, namus. Kişinin koruması kendi üzerine vâcib olan aile efradı.
  • ZİMAR

    Deve kuşlarının sesi.
  • ZİMEM

    (Zimmet. C.) Borçlar, zimmetler.