Deve kuşu sesi. * "Bağırmak, savt ve sada etmek" mânâsına mastar.
ZİMMET
Himayeyi te'min eden ittifak. * Borç. * Alâkalı. * Uhde. * Vicdan. * Mes'uliyet. * Üst. Üstte olan şey. * Koruma zorunda kalma.
ZİMMET-DÂR
f. Hazine sâhibi. Vergiyi alan, toplayan. Alacaklı.
ZİMMÎ
Anlaşma ile İslâm diyarında yaşaması kabul edilmiş, hayatı hıfzedilen gayr-ı müslim. Ehl-i zimmet.(Kâfir eğer zimmî olsa veya musalaha etse hakk-ı hayatı var diye usul-ü şeriatın bir düsturudur. Hem Mezheb-i Hanefiyede, ehl-i zimmeden olan bir kâfirin şehadeti makbuldür. Fakat fâsık, merdud-üş şehadettir, çünkü hâindir. L.)
ZİMMİT
Ağır başlı, ciddi, vakarlı kimse.
ZİMR
(C.: Ezmâr) Bahadır, kahraman, yiğit.
ZİMZİM
İri gövdeli deve.
ZÎN
f. Binek hayvanlarına vurulan eyer.
Zİ-N NUR
Nurlu, ışıklı. Parlak. * Bahtiyar.
Zİ-N NUREYN
İki nur sâhibi meâlinde cihar-ı yar-ı güzinden Hz. Osman'ın (R.A.) lâkabı. (Hazret-i Resul-ü Ekrem (A.S.M.) ile iki kat akrabalığı dolayısiyle) (Bak: Osman R.A.)
ZİNA
Haram ve büyük günah olan ve nikâhsız olarak yapılan cinsi münasebet.
ZİNAB
(Zeneb. C.) Kuyruklar.
ZİNABE
Her şeyin ardı, arkası.
ZİNAK
Çene altının derisi. * Altından veya gümüşten yapılan ve kadınların boyunlarına taktıkları boğmak.
ZİNAKÂR
f. Zina eden, zâni.
ZİNBAR
Hafif, zarif, hazırcevap kimse. * Yük götürebilen eşek. * Büyük fare. * Çınar ağacına benzer bir ağaç.
ZİNCAR
Bir nevi balık.
ZİNDAN
f. Karanlık, yeraltı hapishânesi. Sıkıntı ve karanlık yer.
Süs. Bezek. Kadınlara mahsus kıymetli eşya.(Her bir çiçekte, her bir meyvede bir mizan ve o mizan bir intizam içinde ve o intizam, tazelenen bir tanzim ve tevzin içinde ve o tevzin ve tanzim bir zinet ve sanat içinde ve o zinet ve san'at, manidar kokular ve hikmetli tadlar içinde bulunduğundan; her bir çiçek o ağacın çiçekleri adedince Hakem-i Zülcelâl'e işaretler ediyor. L.)
ZİNFİLECE
(Zinfelîce) Zenbile benzer bir nesne.ZİNHAR $ f. Sakın, aslâ, kat'iyyen, olmaya, aman. * Elbette.
ZİNHARHÂR
f. Sözünde durmayan adam. * Aman dileyen.
ZİNKÎR
Tırnak kesintisi.
ZİN-PUŞ
Eyer örtüsü.
ZİR
f. Alt, aşağı.
ZİR
(C.: Zire) İnce kiriş. * Kadınlar sohbetini seven kişi.
ZİR Ü ZEBER
Altüst, karmakarışık, darmadağın.
ZİRA
f. Çünkü. Ondan ki, şundan, şu sebepten ki.
ZİRA'
El, kol uzunluğu. Yirmidört parmak uzunluğu. Arşın. * Bir kolun dirseğinden orta parmak ucuna kadar uzunluk ölçüsü. (75-90 cm. kadar) * Gökte ayın menzillerinden birisi. * Tulum. İçine peynir veya su, yağ gibi şeyler konan deriden kap.